Müzikte beste ve güftenin uyumuna dair iki sahne anlamlıdır. İlki, Yahya Kemal’in muhteşem “İstanbul’u Fetheden Yeniçeriye Gazel”ini okuyan Münir Nurettin’in bestelemesi, rivayetlere göre Münir Nurettin “ben bir şey yapmadım, beste zaten şiirin içindeydi” demiştir. İkincisi, yine rivayetlere göre, Zülfü Livaneli’nin “Güneş Topla Benim İçin”i besteledikten sonra, Ülkü Tamer’e “buna öyle bir söz yaz ki Karacoğlan yazdı zannetsinler” demesi ve Ülkü Tamer’in muhteşem sözleri yazması, hakikaten Karacoğlan havası vermesi.
Demek sözün üzerine beste yahut beste üzerine söz yazmak, ikisi de mümkündür ve ikisi de büyük eserlere kaynaklık eden yöntemlerdir. Pekala, evvelki yazımda enstrüman yeteneği gerektirmediğini, belli ve çoğunlukla hazır ritimlerin dijital marifetle peş peşe dizilmesinden ibaret olduğunu söylediğim rap müzik için bu yöntemlerden hangisi geçerlidir?
Bugün (23 Ekim 2020) ekşi sözlük gündemine oturan bir başlığı okuduğumda bunu düşündüm. Başlık, “Killa Hakan” isimli bir zatın, tuhaf isimler taşıyan başka zatlarla birlikte yaptığı “Fight Kulüp 2” adlı bir şarkıya dairdi. Evvela şarkının sözlerinden bir kesit aktaralım:
Hayat, kavga, dövüş devam
pes etmek yok lan pes eden çok
biz kelebek gibi uçar arı gibi sokarız yakarız
sol blok eder sağ çakarız
mücadele devam atak batak yatak
kral da olsa yanlış yapıyorsa takarız
ön kapı kilitliyse iyice kontrol edip arka kapıdan atlar bakarız yakarız
eşkiya gang gangster çete zincir kette rokker koka
bela girersin şoka hela sana gelir sela
bam ratatata come mekanı yeridir tam
bang anlının şafağında zang zang zang
glock ses çıkarır bang bang bang
killa flow master yürek ister bizde abide
fighter fighterci sister tam anlamıyla
alayına boru geliyor hazırlanın hortum
twister hey incerdibile day
hey lan zımbo senin derdin ne
beton taşları kırarak altındaki toprakları eşeriz
kardeş için can verir deşeriz
sevgi çiçek gül bahçe bahar aşk bağırsam sağar
Duygu his çile isyan feryat izin problem bizim
yol uzun hile çile ateş eder tararsın bile bile
artık bardaklar da biraz bizim istediğimiz kadar dolsun
her şey gönlümüzce olsun
Dijital firmaların uzun süredir üzerinde çalıştığı, Turing testini geçme odaklı, insan gibi yazabilen, hatta dil öğrenen botlar var. Bu botlara cümle kurdurduğumuzda, yukarıdaki tuhaf metinden çok daha düzgün, hatta çok daha edebi metinler yazabiliyorlar. Yukarıdaki metinse, iki makinenin birbiriyle diyalogunda gelişen “yeni dil”e benziyor:
Bob: i can i i everything else.
Alice: balls have zero to me to me to me to me to me to me to me to me to
Bob: you i everything else.
Alice: balls have a ball to me to me to me to me to me to me to me
Bob: i i can i i i everything else.
Evet yeni bir dil. Alt-insanların dili, tersine evrimin dili. Bazı insansı maymunlar, kelime öğrenebiliyorlar. Hatta basit matematik kurallarını ve basit dil kurallarını (isim halleri, sıfat-isim ayrımı gibi) algılayabiliyorlar. Fakat Hockett’in tanımladığı dilin tasarım işlevlerini kullanamıyorlar. Mesela farazi konuşamıyorlar, yahut dilin kendisine dair konuşamıyorlar. Yani maymunlar kelime öğreniyor, belki basit kuralları öğreniyorlar, ama “dil” öğrenemiyorlar.
Bugünlerde yaşanan da budur. Mesela sosyal medya nedeniyle, yaş gençleştikçe cümle uzunlukları kısalıyor. Hatta cümle ortadan kalkıyor, ünlemler, basit ifadeler ve kelime öbekleriyle konuşuluyor demek mümkün. Rap müzik, bugünkü ve popüler haliyle, bunun yansımasıdır. Zihinsel etkinliği bazal halde idare eden, basit komutlarla yaşayan, yaşatan ve yaşatılan, basit esrime halleriyle deşarj olup eğlenen yeni alt-insanın müziği, bestede de, güftede de hiçbir yetenek gerektirmeyen rap müziktir. Bu müzik(?) türünün havzasından nitelikli birkaç iş çıksa bile (ki çıkanlar ekseriyetle başka türlere yakınlaşan örneklerdir) topyekun bakıldığında manzara çok açık.
Elbette tarih boyunca eğitimli ve eğitimsiz insanlar oldu. Bunların beğenileri de birbirlerinden farklı gelişti. Ancak eğitimsiz insan, yahut “yüksek kültür” havzasından uzak yaşayan insan, yine bir dil konuşur; üstelik incelikli bir dil konuşur. Köylü babaanneniz gramer hatası yapmaz, şive özelliklerine uygun şekilde, yerel Türkçesini kusursuz ve düzgün cümleler halinde konuşur (Televizyon vs vasıtasıyla Türkiye’ye hakim alt-insan kültürünün etkisinde kalmadıysa) ve, mesela, telaffuz hatası yapmaz. Eğitim almadığı halde, dilinin incelikleri ve kuralları zihnine işlenmiştir, yerel ağzının telaffuz kurallarına harfiyen uyar. Eğitimsiz, hatta ümmi bir halk ozanının şiiri, sanatsız değildir. Bize basit görünebilir, ancak o eğitimsiz dünyanın içinde, zekanın aynı kaldığını, yaratıcılığın yakıtı az olsa da ateş yakabildiğini gösteren deliller üretir.
Halk ozanı, kafiyeye düşkündür, evet, ama o kafiyeden harikalar yaratır. Atak batak yatak gibi saçmalıklara girmez, girenler de zaten toplum hafızasından silinir gider. Şimdi ise tam tersini görüyoruz: Çıkar çıkmaz gündemi işgal eden bir albüm var ve hem müziği, hem güftesiyle berbat. Dinleyenin zeka seviyesini kesinlikle düşürecek bir tür yeni nesil silah gibi. Yani kalitesizlik, tekdüzelik, pespayelik arttıkça talep artıyor; dediğim gibi rap dünyasından iyi işler çıkıyorsa bile, bunlar popüler sahneye çıkmıyorlar.
Rap müzik haricinde, popüler diğer müzik türlerinin de “pop”laştıkça kalitesizleştiği söylenebilir. Basitleşir, evet, kolay tüketilebilir hale gelir ama rap müzikteki gibi olmaz. Zira sözler yine bir “dil”de yazılmıştır, müzik enstrümanlarla oluşturulmuştur. Ancak rap müziğin başını çektiği “alt-insan pseudosanatı”, diğer müzik türlerini de aynı yola sokuyor. Cher’in yaptığı pop müzik, yahut Türkiye’de Yaşar’ın yaptığı pop müzik ile, mevcut pop müzik birbirinin aynı değil. Bütün sanat dallarında bir köhneme, bir dekadans var ve rap müzik “yegane kötü” değil, ancak bayraktar kötü.
Rap müzik, benim zihnimde, uzun süredir sair yazılarımda bahsettiğim tersine evrimi, maymunlaşmış insanı ve onun yeni, boktan, iptidai pseudosanatını temsil eden, onun bayraktarlığını yapan bir hastalık, bir tür sosyal, zihinsel veba. Siyasiler “aa gençler bunu dinliyormuş, dur şunlara bir rap şarkısı yapalım” diyeceklerine, rap müziğin içeriğine göz atsalar, bunun toplumsal bir mesele olduğunu fark ederler miydi?
M. Bahadırhan Dinçaslan
Summoning, Bathory ve daha nicelerinin hulunduğu metal sahnesini herkes deneyimlese, dünya çok daha güzel bir durumda olurdu. Yazıda örneği geçen esasında "asarız keseriz" mesajı veren ve hatta sokak serseriliğini özendiren saçmalığın kimseye faydası yok. Metal dinleyin, dinlettirin. Özellikle Summoning!
abi Şehinşah sayın Türk, hepsi benim 2 dinle bence
Folk metal başta olmak üzere pek çok metal türünü keşfeden bir insanın rap gibi avam pseudosanatlarıyla ilgisi kalmaz. Yazar bunun tam olarak farkında. Değil Şehinşah, Padişah bile gelse umurumuzda olmaz. Gerçek, gerçektir. Rap dinleyip bu müziği çok entelektüel, muhalif, gelişmiş vs. sananlar zihinsel olarak 5 yaş seviyesindedir.